YATARAK ATLANTIK GECMEK
25 November 2013 | Fuerteventura-Gran Tarajal
Ben söyliyeyim, "çok net kandırmışlar bizi" yani en azından beni.
Aman efendim sonsuzluk hissiymiş, yok efendim özgürlük hissiymiş, derin maviymiş, kişinin kendi iç dünyasına yolculukmuş, huzura ermekmiş...
Bunların hepsi aldatmaca!!
İki gün-iki gece oldu hala dikey pozisyona geçememişken, neyin özgürlük hissi, nasıl huzura ermekmiş anlayamadım. Yemek yiyememek, temel ihtiyaçları giderememek (ki gerçekten tuvalette çok zorlandım, bir de hava bir hayli soğuk olduğundan, tulumdu-monttu kuşanınca kıyafetleri, astronot misali sıfır hareket), çay-çorba hiç bir şey içemedim, dişlerimi fırçalayamadım arkadaş!! Bu süre zarfında sadece biraz su, yattığım yerden de çok az kraker ve yarım muz tükettim, ooh keyfime diyecek yok, iyisi mi bir iç dünyama bakıp geleyim!!
"Koca karınlı, nefes alıp verdikçe, göbeğinin üzerinde inip-çıktığımız, bana sonsuz gelen okyanus" ahh bu daha başkangıç!!
Alışmayı bekliyorum. Keyifsizim..
Nöbet sistemimiz varda yok. Gecelerin tamamı Ender'de. Ben ise uyku ile uyanıklık arasında bir-iki saat bayılıyorum, onun haricinde kıç kamarada, miniminnacık bir pozisyonda, yatağın içinde bir o yana, bir bu yana o asla yatmayan "hacı" misali deviniyorum!
Gündüz ise, ooo nöbet işi bende 30 saniye içerisinde can yeleğimi giymiş, kendimi bağlamak için hazır bir şekilde (okyanus şartları gereği dışarda kendimizi emniyet halatıyla bağlıyoruz) havuzluğa (kokpit) çıkmış, sustalı kiliti mapaya geçirmiş ve yatmış oluyorum. Yaklaşık onbeş dakika da bir kalkıp ufku tarayıp, AIS'i kontrol edip geri yatıyorum. Bu arada bileğimde sürekli çalışan, bulantı önleyicim olmasına rağmen henüz oturamıyorum.
Ender ise uyuyabilirse içeride uzanıyor yada gelip havuzluğa yatıyor. Her seyir öncesi, yolda daha rahat tüketebileceğimiz yiyecekleri hazırlar öyle çıkarım, Allahtan yine yola çıkmadan evvel bir takım hazırlıklar yapmışım. Yemek yapmak benim için fantaziye girdiğinden, Ender'de varolanlarla idare ediyor.
Yola çıktığımızın ikinci günü hava biraz sertleyince, nerede Tanca-Rabat etabı, nerede okyanusun gülen, yumuşak yüzü demekten kendimi alamıyorum. 35 knot esen havayı görünce (7-8 beaufort yada saatte 70 km. hızla esiyor da diyebiliriz) "bize niye kızdın ki şimdi" diyorum, güle oynaya gitsek, normal hayatımızı idame ettirebilsek, yolculuğun keyfini-zevkini sürsek, içimiz coşsa, gündoğumlarının-günbatımlarının, ayın ve yıldızların büyüsüne kapılsak, fena mı olurdu yani?? Bir de durup durup ağlamasam iyiydi tabi..
Gündüz yine bir şekilde geçiyor da ama o geceler varya, zaman duruyor sanki!! Bir ara Ender'i azıcık dinlendirebilmek ümidiyle dışarı çıkıyorum, pupa fenerimizin aydınlattığı ölçüde, sudan bir duvar gibi yükselen dalgaları görüyorum. Ender dinlenmeyi reddediyor, bende çok ısrarcı olamıyorum zaten, yatağa dönüp büzülüyorum. O gece ben de hiç uyumuyorum, bir ara teknenin kıçında kırılan dalga öyle bir korkutuyor ki beni, hemen Ender'e bakmak için kamaradan çıkıyorum, çok şükür sorun yok. Okyanusta dalga boyları ve yükseklikleri, Akdeniz gibi değil tabi ki. Önlerinde herhangi bir kara parçası olmadığından özellikle de kuvvetli rüzgarlarda miller boyunca büyüyerek ilerliyorlar. Dalganın üzerinde yükseliyorsunuz sonra dalga yüksekliğince, kaydıraktan kayar gibi aşağı iniyorsunuz, kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi!!
Bu etap toplam 4 gün-3 gece sürüyor, son gece 00:00-03:00 nöbetine kalkıyorum, kalkıyorum dediysem sıkı sıkı giyinip, full aksesuar havuzluğa yatmaya çıkıyorum. Ender'in üç saatliğine de olsa bu gece uyuması gerekiyor.
Nöbetimde yaptığım şey ise "Watch Commander"i (Nöbet Saati yada Vardiya Saati diyebileceğimiz, 3 dakikadan 90 dakikaya kadar kurma seçeneği olan, seçilen süre geldiğinde ise alarmı önce hafif çalan, sonra biraz şiddetlenen, sonrasında ise siren şeklinde çalan, hayatımı kolaylaştıran seyir yardımcımız) 15 dakikaya ayarlayıp, alarm devreye girdikçe etrafımızı ve AIS'i kontrol edip, yatay pozisyonuma geri dönüyorum. Son yarım saatlik evrede uyumuşum. Ender'i uyandırmama gerek kalmadan kendi çıkıyor havuzluğa, bende yatağa gidiyorum.
Sabah uyandığımda rüzgarın 20 knota (5 beaufort yada 38 km/saat) düşmesi bizi biraz rahatlatıyor.
480 denizmilini 77 saatte alıyoruz. Atlantik geçişi öncesi bizim için iyi bir deneyim oluyor.
Las Palmas (Gran Canaria)-Cape Verde etabı 864 denizmili, Okyanus geçişi öncesi son provamız olur diye düşünüyoruz.
Akşam 17:00 gibi hedefimize ulaşıyoruz. Lanzarote'deyiz. Yaklaşık 1 ay kalacağımız Puerto Calero Marina'ya bağlanmak için giriyoruz.
Bir Fas'ta Bou Regreg nehiri üzerinden marinaya girerken güvertede hazırlık yapmak yerine elimde olmadan etrafı seyre dalmıştım, bir de burada.
Dümende ki kaptana sesleniyorum; "Kaptan İskele Alabandaaa, yanlışlıkla Ay'a gelmişiz"
Buket