sy/istanbul

13 March 2014
17 February 2014
10 February 2014
17 December 2013 | Las Palmas/Gran Canaria
25 November 2013 | Fuerteventura-Gran Tarajal
21 November 2013
07 November 2013 | Lanzarote
04 November 2013 | Lanzarote
28 October 2013 | Lanzarote
12 September 2013 | rabat
02 September 2013 | Cebel-i Tarık
08 August 2013 | Ibiza
01 August 2013 | Sardegna
15 July 2013 | Palermo
05 July 2013 | Trizonia
03 July 2013 | Trizonia
10 June 2013 | palamutbükü
31 May 2013 | marmaris
05 May 2013 | marmaris

SAYILI GUNLER

31 May 2013 | marmaris
Tekneyi hazırlamak zamanımızın çoğunu alsa da, bir yandan da marinadaki arkadaşlarımızla yaptığımız faaliyetlere devam ediyoruz. İsveçli arkadaşlarımız Sune ve Khaslin bize halat işleri konusunda dersler verdi. Şimdi halatlardan paspas, anahtarlık gibi şeyleri yapmayı da öğrendik. Bizle birlikte birkaç yatçı da bu dersleri aldı ama galiba en başarılıları bizdik. Buket bunlardan çokça yapıp olayın ticaretine girme hesapları yapmaya başladı bile...

İşlerden fırsat buldukça Marmaris ve civarının da keyfini sürüyoruz. Nicedir Osman Atasoy ve Sibel Karasuyu ziyaret etmek istiyorduk Okluk da. Hem onları görmek, hem anılarını dinlemek, hem birlikte iki kadeh parlatmaktı niyetimiz. Müsait olduklarını öğrendikten sonra yola revan olduk. Teknenin havuzluğunda, laf lafı açıp saatler birbirini kovalayınca, bir anda Uzaklar II'nin yatılı misafirleri oluverdik. Sabah ise Sibel'in hazırladığı enfes kahvaltının hakkını teslim ettik. Sonra arkadaşlarımızla vedalaşıp teknemizin yolunu tuttuk.

Teknemizde bulunan EPIRB i kontrole götürdük. Pilinin değiştirme zamanı bizim Atlantik geçişi zamanımıza denk geleceği için şimdiden değiştirmek istemiştik. Kontrol sırasında bizim EPIRB üzerine yüklü olan programında yenilenmesi gerektiği ortaya çıktı. Böylece hem program yüklenmesi, hem pil değişimi biraraya gelince oluşan fiyat, yenisinin fiyatını geçtiğinden yenisini almayı tercih ettik. Tabi yeni aletin tekne üzerine kayıt ettirilmesi işlerini de hallettik.

İkiz yelkenleri ısmarlayalı hayli olmuştu ve teslim tarihi olarak da Nisan ayında anlaşmıştık. Söz verildiği gibi ikiz yelkenlerimiz zamanında geldi. Fitili, boyu, LP'si falan tam istediğimiz gibi olmuştu. Bu yelkenlerimizin güzelliği iskota köşesinin deniz seviyesinden yüksekliğinin klasik genova yelkenlere göre daha yukarda olmasıydı. Böylece seyir sırasında pruvamızı görmemiz daha kolay olacak. Tabi böyle güzelliklerin bir de kötü tarafı var. Yelkenlerin orta noktası deniz seviyesinden daha yukarda kalması dolayısıyla, zaten sadece ikiz yelken seyrinde yalpalacak olan tekne daha da yalpa yapar olacak ama yine alışırız diye tahmin ediyorum.

Gitmeden önce Sadun Boro'yu ziyaret edip ondan bizim gidişimizle ilgili tavsiyerini almak niyetimiz vardı. Yıllar önce eşim Buket'le Okluk'da, Kısmet'te ziyaretine gittiğimizde ilk defa onunla tanışmıştık. O zaman kendisine dünya seyahatine çıkmak niyetimiz olduğunu söylemiştik. Bize çocuğumuz olup olmadığını sormuş ve sonrasında olmadığını öğrendiğinde hemen çıkmamızı salık vermişti. Bazı sebepler yüzünden hemen çıkmamızın mümkün olmadığını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık. Zamanlar geçip şimdi "gidiyoruz" demek bize de kıvanç veriyor biraz da. Telefonla haberleşip, Sadun Abi'yle Okluk'a geçmeden Karacasöğüt'de buluştuk. Buket'le beraber ilk defa "Sonbahar"a gelişimizdi. Kahveler içildi, sohbetler edildi ve kendisiniz değerli tavsiyelerini aldık. Mayıs Sonuna doğru helallik almaya Okluk'a geleceğimiz konusunda sözümüzü verip teknemize döndük. Tekneye dönmek için, dalgın dalgın araba kullanırken, aklımdan Sadun Boro'nun dünya seyahatinden gelmesi sırasında denizdeki yüzlerce tekneyle birlikte onu Caddebostan'da karşılayışım geldi. Bir ilkokul öğrencisi olarak o gün ve sonrasındaki günlerde Kısmet'in Caddebostan'da şimdi ikisi de olmayan Caddebostan Denizcilik Kulubü ve Yat Kulubü önlerinde demirde duruşunu seyrettiğim günleri düşünürken buldum kendimi. Eşimin çok sevdiği, Cemal Süreya'nın dizelerindeki gibi "Hayat kısa, kuşlar uçuyor"

Tenedeki çoğunluk işleri kendimiz yapıyoruz. Elimizin, bilgimizin ulaşamadığı yerlerde de tabi ki işi bu olan şirketlerin, profesyonellerin yardımlarını alıyoruz. Tekne ile iş yaptıran insanların gayet iyi bildikleri bir şey vardır: Eğer yaptırılacak işin kapsamı hakkında da detaylı bir bilgiye sahip değilseniz size çıkacak fiyatın neredeyse işi yapanın insafına kalır. Üstelik bir çok zaman söz verilen zamanda gelinmez. Gelinemeyeceği haber dahi verilmez... bazen iş yapılır ama kötü bir işçilik veya ucuz işgücü çalıştırmak adına kalifiye olmamış insanlarla yapılan işler bir süre sonra dökülür...bu liste uzar gider aslında. Biz bu konuda şanslı olanlardanız yıllar önce çalışmaya başladığım ve hala da çalışmaya devam ettiğim Marlin diye bir firma var. Marmaris'deki iki marinada da ofisleri var. Ben böyle profesyonel çalışan firma az gördüm. Ucuz değiller. Yani piyasadan fiyat aldığımda onların verdiği fiyatın %20 azına kadar da fiyat bulabildim. Ama böyle bir iş kalitesi, iş terbiyesi görmedim. En güzeli de onlara iş yaptırdığımda kazıklanmadığımı ve kaliteli bir servisi ederine veya ederinin altına aldığıma emin olmam. Teşekkürler Marlin. Umarım dünyanın diğer yerlerinde senin gibi şirketler çıkar karşıma.

Tekne hazırlıkları yelkenlerin gelmesi ile devam etti. İkiz yelkenleri çektik. Gönderlerin direğe bağlanacağı yere yaptırdığımız aparatı Silver Marine'den Alper Bey direğe montajı yaptı. Paslanmaz çelikten olan aparatın direğe değdiği yere aynı boyutta bir deri parçası koyuldu. Ve monel perçinlerle montaj tamamlandı. Böylece iki ayrı metal arasındaki elektrolizi de önlemiş olduk. Metal tekne sahibleri olarak en çok dikkat ettiğimiz şeylerin başında bu galvanik korozyon meselesi geliyor.

Paslanmaz çelik çapamızın galvaniz zincir ile birleştiği fırdöndü etrafındaki, yaklaşık yarım metre zincir galvanik krozyon yapmıştı seneler içinde. O kısımı keserek çıkardım ve temiz olan yerden tekrerdan bağladım. Hepimizin bildiği üzere teknede işler ihmale gelmez, elinizin sürekli teknenin üzerinde olması gerekir, hele ki bizim ki gibi hayalleriniz varsa.

Eşim Buket teknede maharetlerine yeni maharetler ekleme peşinde. Bir gün bana bugüne kadar dikiş makinasında hiç dikiş dikmediğini, ama bir makine bulunursa teknenin dikişe dayalı ufak tefek işlerini yapabileceğini söyledi. Bende rahmetli annemden yadigar neredeyse 40 yıllık dikiş makinasını, babamdan alıp tekneye getirmiştim. Buket tamda söylediği gibi ufak tefek denemelerden sonra, kamaralarımıza lastik geçirilmiş çarşaflar, yastık kılıfları, minder ve koltuklar için kılıflar, usturmaça kılıfları ve şişme botumuza kapela dikmeye başladı. Yelken tamiri için dikiş makinasının ufak bir modifikasyona ihtiyacı olsa da şimdilik işlerimizi bir hayli kolaylaştırdı. Dikiş konusunda dışarıya bağımlı olmadan Buket'in kendi kendine bu işleri halletmesi özellikle de onu çok mutlu ediyor.

İstanbul'daki günlerimizde eksik aşılarımızdan Sarı Humma aşılarımızı da olduk. Doktorun söylediği gibi 3. günde bende biraz ateş yaptı. Ama %98 koruyuculuğu olan ve 10 yıl süreyle bizi koruyacak aşımızı olmuş ve bazı ülke girişlerinde bize sorulacak olan aşı defterimizi de onaylanmış olarak almıştık.

Comments
Vessel Name: istanbul
Vessel Make/Model: van de stadt/norman 40
Hailing Port: istanbul
Crew: buket&ender yüce
About: hayat kısa, kuşlar uçuyor..

istanbul

Who: buket&ender yüce
Port: istanbul